- çarçabuk
- hızlıca
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
çarçabuk — zf. Çabucak Hareket ve heyecanın arkasını kestiğimiz zaman çarçabuk hiç oluveririz. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ALE-L-ACELE — Çarçabuk, acele olarak, çabuk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
anahtar — is., Rum. 1) Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı 2) Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu 3) Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol 4) Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çabucak — zf. 1) Vakit geçirmeden, kısa sürede, aceleten, acilen, alelacele, anında, bir anda, bir çırpıda, birden, bir hamlede, bir koşu, bir lahzada, bir solukta, çabucacık, çabuk, çabukça, çarçabuk, dakikasında, derakap, derhâl, hemen, hemencecik,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırma — is. 1) Çırpıştırmak işi 2) sf. Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş) Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çimento — is., İt. cemento Killi kalkerleri özel fırınlarda pişirip ezmekle elde edilen, çamuru çarçabuk katılaşıp sertleşen ve yapılarda harç malzemesi olarak kullanılan kül renginde veya beyaz toz Birleşik Sözler dökme çimento süper çimento toprak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aceleten — (A.) [ ﺔﻠﺠﻋ ] çarçabuk, alelacele … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
alelacele — (A.) [ ﻪﻠﺠﻌﻝا ﯽﻠﻋ ] çarçabuk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
fevren — (A.) [ ارﻮﻓ ] hemen, derhal, çarçabuk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
çakaçak — okun dikdiyi yerin aks eylediyi seda, çarçabuk; sohbet ve muhabbet etmek; pul ve para … Çağatay Osmanlı Sözlük