- ağartmak
- beyazlatmak
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
ağartmak — i 1) Ak duruma getirmek, beyazlatmak 2) Kuyumculukta gümüşü temizlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saç ağartmak — saç sakal ağartmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzünü ağartmak — (birinin) beğenilir iş yapmak, iş ve davranışlarıyla yakınlarının övünmesine sebep olmak Senin anlayacağın, kasabanın yüzünü ağartmak lazım. Bana bir parça dans öğreteceksin. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
saç sakal ağartmak — (bir işte) o işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalı değirmende ağartmak — yıllar pek çok deneyim kazandırmış olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünü ağartmak — gözlerini belertmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saç — is. Baş derisini kaplayan kıllar Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar... A. Haşim Birleşik Sözler saçkıran saç örgüsü sırma saç takma saç arapsaçı ci … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağartma — is. Ağartmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyazlatmak — i Beyaz duruma getirmek, ağartmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük