- yas etmek
- ağıt yakmak
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
yas tutmak — 1) çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak Sen gitmezsen Ankara da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum. M. Ş. Esendal 2) duyulan acı ve üzüntüyü bazı davranışlarla belli etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
karga etmek — 1) tulumbanın kurumuş kösele supaplarını ıslatarak şişirmek için üzerinden su döküp kolu işletmek 2) bir geminin serenlerini daha az yer tutsun diye veya yas belirtisi olarak eğik bir duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
BELL — Yaş etmek. Islatmak. * Ulaştırmak. * Hastanın sağlamlaşması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ölütmek — ıslatmak, yaş etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜRAZEME — Yaş üzümü ekmekle yemek. * Yemekte sohbet etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzımak — akıtmak, dökmek, damlatmak, çekiden, yaş ağzimak, yaş dökmek, girye ve nale etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
akızmak — akıtmak, cari etmek, yaş akızmak, isale i demu etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük