- uydurmak
- yalan söylemek
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
uydurmak — i, e 1) Uymasını sağlamak Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu. P. Safa 2) i Hayal gücünden yararlanarak gerçek dışı bir şey söylemek, yakıştırmak Terzinin kendi sözünü yanlış anlamış olduğu hikâyesini uydurmuş olmalıydı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak uydurmak — 1) yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak 2) ayak açmak 3) mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
anahtar uydurmak — bir kilidi açmak için kendi anahtarından başka bir anahtar kullanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıfına uydurmak — bir durum ve tutuma, yöntemine uygun biçim vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kitaba (veya kitabına) uydurmak — (bir şeyi) yasal olmayan bir işi hile, düzen vb. ile kanuna uygun gibi göstermek Müfettiş Bey güldü ama babacan gülüşü değildi bu; tam tersine, işini kitaba uydurmuşların güveni vardı onda. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortama ayak uydurmak — çevreye uyum sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
işini uydurmak — kurnaz, açıkgöz davranarak işine istediği gibi biçim vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
udlatmak — uydurmak, arkasına düşürmek I, 264, 265 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
anahtar — is., Rum. 1) Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı 2) Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu 3) Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol 4) Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
asimile — sf., Fr. assimilé Benzeşmek, kendine uydurmak anlamındaki asimile etmek birleşik fiilinde kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük