- sünepe
- üstüne başına, giyimine kumaşına bakmayan önem vermeyen
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
sünepe — sf. Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse) Kızın adı Handan dı çünkü o sünepe herif vagona koşarken, Handan diye bağırmıştı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
SÜNEPE — Miskin, mıymıntı. Üstü başı kirli, pis … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
evvelce — zf. 1) Önce 2) Önceleri, eskiden Evvelce, yolda bir yere çarpmaktan, bir şey devirmekten korkar gibi sünepe sünepe yürürdü. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıksız — sf. Giyimi düzgün olmayan, sünepe, süfli Niye bugün buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakalla geldim? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
mendebur — sf., Far. mendebūr Sümsük, sünepe, pis, iğrenç Karşımıza kör, topal, sakat, mendebur bir mahluk da çıkabilir. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
pısırık — sf., ğı Tutuk, sünepe, aşırı çekingen, yüreksiz ve beceriksiz, girgin karşıtı Beceriksiz mi beceriksiz, pısırık mı pısırık! A, ne yapayım ben böyle erkeği!.. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sümsük — 1. sf., ğü, hlk. Uyuşuk davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe, pısırık (kimse) Beş yıl öncesine kadar kara kuru, sümsük bir kızken şimdi gelişivermiş bir dişi. H. Taner 2. is., ğü, hay. b. Sümsükgillerden, sivri gagalı, kısa bacaklı deniz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sünepelik — is., ği Sünepe olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyuşuk — sf., ğu 1) Duymaz ve hareket edemez duruma gelmiş, uyuşmuş Terli, sıcak, uyuşuk vücudu, yatağın çukuruna yapışmış, kımıldayamıyor bile. P. Safa 2) mec. Gevşek, tembel, sünepe, uyuntu … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıpçıktı — is. 1) Görgüsüz, fırsatçı kimse Bu kadar milyon nasıl olur da bu eğlenceler zıpçıktısına milyonlar yağdırır? F. R. Atay 2) sf. Türedi Bu devir kâtipliğin itibardan düştüğü devirdir; halk arasında sünepe kâtip, zıpçıktı kâtip gibi tabirler… … Çağatay Osmanlı Sözlük