sıçak

sıçak
büyük abdestini çok yapan

Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak bastırmak — sıcak basmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak olmak — sıcak artmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak sıcak — zf. Sıcak olarak Böyle günlerde bir iki somun ekmek getirtir, bunları sıcak sıcak büyük parçalara doğrayarak onlara atardı. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak çekme — is. Demir çelik fabrikaları, izabe tesisleri vb. iş yerlerinde kütük demirlerini sıcak olarak tavlama derecesinde biçimlendirme ve haddeleme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak harp — is., bi Sıcak savaş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak savaş — is., ask. Silaha başvurularak yapılan savaş, sıcak harp …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak bakmak — anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim. R. Erduran …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak dalgası — is., coğ. Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak kuşak — is., ğı, coğ. Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”