- savurmak
- ürünün boşlarının dolularından ayırmak için rüzgara karşı tutma
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
savurmak — i 1) Havaya atıp dağıtmak, saçmak Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra... R. N. Güntekin 2) Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak 3) Kaldırıp atmak, fırlatmak Adam birden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
harman savurmak — tahılı samandan ayırmak için dövülmüşünü rüzgâra karşı savurmak Akşam vakti ırgatlarla beraber harman savururum. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
küfür savurmak — küfretmek Onlara ağza alınmaz birkaç küfür savurdu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
palavra savurmak (veya atmak veya sıkmak) — argo 1) abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek Yalana yakın palavralar savurmaktan kendini alamayan Ragıp Bey, bu sefer tamamıyla masumdu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uydurma, asılsız bir söz veya haberi gerçekmiş gibi ortaya atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçıp savurmak — parasını düşüncesizce, boşuna harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehdit savurmak — korkutmak, gözdağı vermek Adam bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim diye tehdit savuruyormuş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
külünü savurmak — bir şeyi bütünüyle bitirip yok etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun yeli harman savurmak — 1) büyüklenmek, kibirlenmek 2) çok öfkelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
havaya savurmak — gereksiz yere harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ewüşmek — savurmak I, 13 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini