- sallanma
- oyalanma, vakit geçirme, bir yerden sarkmak
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
sallanma — is. Sallanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallanma — «Sallanmaq»dan f. is … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
beşik — is., ği 1) Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir çeşit küçük karyola Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi. H. E. Adıvar 2) Ambalajlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
namuslu — sf. 1) Ahlak kurallarına uygun olarak davranan Benim babam namuslu bir vatanperverdi. A. Gündüz 2) tkz. Olması gerektiği gibi Sallanma, git bana namuslu bir kahve pişir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallandırmak — i 1) Sallanma işini yaptırmak 2) mec. Asmak, idam etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallanış — is. Sallanma işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallantı — is. 1) Sallanma işi 2) mec. Sürüncemede bırakma, savsaklama Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sallantıda bırakmak sallantıda kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarsıntı — is. 1) Sarsılma işi, birden sallanma Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi. H. Taner 2) Titreme, titreyiş Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tersbeşik — is., ği, sp. Sırtüstü yatışta kollarla, bükülü durumdaki dizleri kavrayarak sırt üzerinde baş ve ayak yönünde sallanma, yuvarlanma … Çağatay Osmanlı Sözlük
tezelzül — is., esk., Ar. tezelzul Sarsılma, sallanma … Çağatay Osmanlı Sözlük