- kasavet
- insana bir burukluk bir korku veren durum
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
kasavet — is., esk., Ar. ḳasāvet Üzüntü, tasa, kaygı, sıkıntı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kasavet çekmek kasavet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasavet çekmek — üzülmek, tasalanmak Dövüşen yiğitler de boyanır kana / Kasavet mi çeker seni doğuran ana. H. Türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasâvet — (A.) [ توﺎﺴﻗ ] 1. katılık, sertlik. 2. keder … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
KASAVET — Kalb katılığı, gaflet. * Kaygı, tasa, üzüntü, keder. (Bak: Kasvet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kasavet etmek — üzülmek, kaygılanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
κασαβέτι — και κασαφέτι, το λύπη, θλίψη. [ΕΤΥΜΟΛ. < τουρκ. kasavet] … Dictionary of Greek
kasavetlenmek — nsz Kasavet sahibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayğu — gam, keder, fikr u endişe, kasavet … Çağatay Osmanlı Sözlük
BİŞKEL — f. Elem, keder, gam, tasa, kasavet. * Orak şeklinde ağaç anahtar. * Kıvırcık saç … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ELEM — Ağrı. Acı. Keder. Sancı. Dert. Gam. Kaygı.(Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir. Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük