- içirme
- sulu maddeyi ağzına dökme, başında durup içmesini sağlama
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
içirme — is. İçirmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
besi — is. 1) Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi 2) Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler Birleşik Sözler besi doku besihane besi hayvanı besi örü besi suyu aşırı besi … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz — is. 1) Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir. Ö. Seyfettin 2) Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm Şişenin boğazı. Testinin boğazı. 3) İki dağ arasında dar … Çağatay Osmanlı Sözlük
iaşe — is., esk., Ar. iˁāşe Yedirip içirme, besleme, bakma İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı. R. H. Karay Birleşik Sözler iaşe ve ibate Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller iaşe etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iaşe ve ibate — is., esk. Yedirip içirme ve barındırma … Çağatay Osmanlı Sözlük
içiriş — is. İçirme işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahlif — is., esk., Ar. taḥlīf Ant içirme, yemin ettirme … Çağatay Osmanlı Sözlük
zehirlemek — i 1) Öldürmek amacıyla yedirme, içirme vb. yollarla zehir vermek, ağılamak 2) mec. Birine zararlı düşünceler, zararlı duygular aşılamak Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahlîf — (A.) [ ﻒﻴﻠﺤﺕ ] 1. and içirme. 2. and içme. ♦ tahlîf etmek halef bırakmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
SAFH — Suç bağışlama, dostluk etme. Günah ve cürmü afveyleme. * Bir şeyin bir tarafı. * Bir şey içirme. * Yüz çevirme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük