- dayamak
- her hangi bir şeyi yere yaslamak
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
dayamak — i, e 1) Yaslamak Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. Ö. Seyfettin 2) Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. S. F. Abasıyanık 3) Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yetmişine merdiven dayamak — ileri yaşlara ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cevabı dikmek (veya dayamak veya yapıştırmak) — hlk. kesin, ters ve karşısındakinin beklemediği bir karşılık vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
merdiven dayamak — ileri bir yaşa yaklaşmak Elliye merdiven dayadık, ötesine de geçtik. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırtını dayamak (veya vermek) — 1) (birine) bir yere dayanmak, yaslanmak ... kocaman duvara sırtını vererek üstüne zencefil ve tarçın serpilmiş salep içerlerdi. S. F. Abasıyanık 2) (birine) güçlü birine, bir yere güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasını dayamak — (birine) birinin koruyuculuğuna güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayama — is. Dayamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayayıvermek — i, e Çabucak dayamak … Çağatay Osmanlı Sözlük