- daldı
- kirlendi, battı
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Konkani language — Infobox Language name=Konkani nativename=कोंकणी, Konknni, ಕೊಂಕಣಿ, കൊങ്കണി pronunciation = IPA|kõkɵɳi (standard), IPA|kõkɳi (popular) states=India region=Konkan speakers= 2.5 million iso1 = none iso2 = kok iso3 = gom familycolor=Indo European fam1 … Wikipedia
Demm — Motorcycles (S.p.a. Officine Meccaniche Fratelli Daldi Matteucci, Porretta Terme) war ein Motorradhersteller aus Italien, der von 1953 bis circa 1988 existierte und zunächst in Bologna und später in Mailand ansässig war. Dick Dick von 1960 Zum… … Deutsch Wikipedia
bağlı — sf. 1) Bir bağ ile tutturulmuş olan Günlerden beri bağlı duran demir, sert bir hırıltıyla denize daldı. Halikarnas Balıkçısı 2) Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste Ekinlerin gürleşmesi yağmura bağlıdır, Sevincimiz üzüntümüz / Hep sana… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulanık — sf., ğı 1) Bulanmış olan, duru olmayan Koltuğuna oturdu, Haliç in bulanık sularına daldı. F. R. Atay 2) Bulutlu, kapalı (hava) 3) Açık seçik görünmeyen, net olmayan Bulanık görüntü. 4) Donuk, anlamsız, fersiz (bakış) Dimdik oturuyor, bulanık ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cambazhane — is., esk., Far. cānbāz + ḫāne Cambazların oyunlarını gösterdikleri yer Minimini bir cambaz kızını görmek için at cambazhanesine daldı. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâbuslu — sf. Karabasan dolu, sıkıntılı ve korkulu Zeynep yatağına dönünce derin ve kâbuslu bir uykuya daldı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şemsiye — is., Ar. şemsiyye 1) Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya Camın dışından şemsiyeleriyle geçen insanları seyre daldı. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahrirat kâtibi — is., esk. İlçede resmî yazı işleriyle görevli kimse Tahrirat kâtibi, daktilo ile uzun bir sohbete daldı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük