- tembih
- ısrar
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
tembih — is., Ar. tenbīh 1) Bir şeyin belli biçimde ve yolda yapılmasını söyleme, bunu üsteleyerek hatırlatma, uyarı 2) Uyarma Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır. S. Birsel 3) biy. Uyarım Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tembih etmek — bir şeyin belli biçimde ve yolla yapılmasını istemek, söylemek, uyarmak Ertesi gün ayrılırken tekrar oradan geçmemi sıkı sıkı tembih ediyorlar. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikaz — is., Ar. īḳāẓ 1) Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih 2) esk. Uyandırma Birleşik Sözler ikaz lambası ikaz yeleği Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ikaz etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
salavat parmağı — is. İşaret parmağı Dur bak ben sana neler yaparım diye salavat parmağından maadasını yumarak ve yalnız o parmağını kaldırarak verilen tembih ve tehdit işareti gibi bir şey oldu. A. Mithat … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkılamak — i 1) Sıkı duruma getirmek 2) Sıkıştırmak 3) Dolma tüfek, tabanca vb. ateşli silahları ağızdan doldurup sıkıştırmak 4) İyice tembih etmek 5) mec. Bunaltmak 6) mec. Zorlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tembihlemek — nsz Uyarmak, hatırlatmak, tembih etmek Daha dünden tembihlemişti, herkes erken gelecek diye. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
tembihlenmek — nsz Tembihleme işi yapılmak, tembih edilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tembihli — sf. Uyarılmış, hatırlatılmış, tembih edilmiş Güzide nin evinde de her ihtiyat tertibi alınmış. Hizmetçiler tembihli. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tembihsiz — sf. Uyarılmamış, hatırlatılmamış, tembih edilmemiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyarı — is. 1) Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih Kentin yaşlılarının da düşüncelerini aldılar. Onların uyarılarına uydular. H. Taner 2) biy. Organizmada uyarım yaratan güç Birleşik Sözler erken uyarı … Çağatay Osmanlı Sözlük