- kolay
- bulantı, iç bulantısı
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.
kolay — sf. 1) Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç ve zor karşıtı Cebimde mevcut paradan bu kadar bir şey buna tahsis etmek pek kolaydı. H. Z. Uşaklıgil 2) is. Kolaylık İşin kolayını buldum. 3) zf. Kolayca, sıkıntısız bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolay kolay — zf. Kolay bir yoldan, kolayca İşe girsem artık kolay kolay kocaya varmam. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolay değil — 1) zor, güç 2) elbette, tabii ki … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolay gele! (veya gelsin!) — bir iş yapmakta olanlara söylenen iyi dilek sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
dile kolay — sf. Anlatılması kolay ancak yapılması veya katlanılması çok güç … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamak kolay, ödemek zordur — söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gel demesi kolay ama git demesi güçtür — bir kimseyi işe almak, bir misafir çağırmak kolaydır ancak bir kimsenin işine son vermek, misafire git demek zordur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ergene karı boşamak kolay — bir işin içinde olmayanlar o işteki güçlükle küçümserler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur — insanları kırmak ve üzmek, mutlu etmekten daha kolaydır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
MEYSUR — Kolay. Kolay olmuş. Asan. Kolay kılınmış şey … Yeni Lügat Türkçe Sözlük